3 Mayıs 2010 Pazartesi

Fransa transseksüelliği psikolojik hastalık listesinden çıkardı

Mayıs ayında transseksüelliğin 'ruh hastalıkları' listesinden çıkartılacağını söyleyen Fransa Sağlık Bakanı Roselyne Bachelot, geçen hafta kararnameyi imzaladı. Hemen ardından İran da aynı kararı alabileceği mesajını verdi. Tüm gözler Dünya Sağlık Örgütü'ne çevrilmişken, IDAHO Derneği Başkanı Jo‘l Bedos ve Türkiye'deki transseksüellerle konuştuk.
Bir kişinin kendini karşı cinse ait hissetmesi, karşı cinse benzeme isteği duyması, hala toplum olarak kabullenemediğimiz bir durum öyle değil mi? 'Transseksüellerin cinsel kimliğini benimsiyorum' demeyi bırakın, ahlak anlayışımız yüzünden onları utançla anıyoruz. Transfobimize yenik düşüyor, tüm kapıları yüzlerine kapıyoruz. Hem seks işçiliği yapmalarına
 göz yumuyor, hem de onlara 'ayıp' olarak bakıyoruz. Töre cinayetlerine kurban gitmelerine sessiz kalıyoruz. Kim bilir daha kaç transseksüelin bedeniyle, kanıyla kirlenecek ahlakımız? Konuyu IDAHO (Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü) Derneği Başkanı Joel Bedos, transseksüel oyuncu Buse Kılıçkaya ve transseksüel aktivist Demet Demir ile konuştuk.

Bu tarihi bir adım! Joel Bedos IDAHO Derneği Başkanı

- Fransa, transseksüelliği bir ruhsal bozukluk olarak görmüyor artık.



Transseksüeller bu gelişmeden memnunlar mı?

Bu tarihi bir adımdır. Bu adımın iki anlamı var. Fransa artık bunun uluslararası çerçevede kabulü için çalışmaya başlayacak. Bu karar, ayrıca diğer devletlere de örnek olacak. Böylece belki Dünya Sağlık Örgütü, 1990 yılında eşcinselliğin ruhsal bozukluklar listesinden çıkarılmasına karar verdiği gibi transseksüelliğin de listeden çıkarılmasına karar kılacak.



- Transseksüellik ruhsal bozukluk değilse ve bir yaşam tercihi de değilse, nedir?

Tam anlamıyla nedir bilemiyoruz. Ancak genel anlamda, bu doğduğun cinsiyette yaşamını sürdürmek istememe durumudur.



- Peki bu, şu ana kadarki transseksüellik teorilerinin yanlış olduğuna işaret eden bir karar mıdır?

Transseksüelleri ruhsal bozuklukları olan insanlar olarak sınıflandırmak ahlaki bir karardır. Bilimsel değil. Bu eşcinseller için de geçerli.



- Şöyle sorayım o zaman; transseksüellerin birçoğu, özellikle genç olanlar, 'iyileşmeleri' için aileleri tarafından psikiyatrlara götürüldüler hep. Bu terapiler faydasız mıydı?

Çocuk ve gençlerin hakları korunmak istenirken ve kimlikleri şekillendirilmeye çalışılırken bazı merhametsiz ve insanlıktan uzak kural ihlalleri oldu.



- Bu çalışmalar arasından iyileşmeye dair hiç bildirilen bir rapor var mı?

Hayır. Yok.



GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN AYNI KARARI BEKLİYORUZ

- Ailelerden bahsetmişken, ne düşünüyorlar şimdi? Bu karara tepkileri nasıl oldu?

Umuyoruz ki birçok aile için şimdi çocuklarının durumunu kabul etmek daha kolay olacak. Bu transseksüel kişileri farklı gören, onları hasta gören herkese bir mesajdır.



- Kişisel olarak bu kararı nasıl değerlendiriyorsun?

Mutluyum. Çünkü baskıyla geçen yıllardan ve bir sürü kampanyadan sonra böyle bir karara imza atıldı. IDAHO olarak 2009'da yaptığımız kampanya bu kampanyalar arasında çok önemli bir yere sahipti ve etkiliydi.



- Diğer ülkeler de kararı kabul edecekler midir sence?

Evet. İran benzer bir kararı anons etti bile. İran yaparken, gelişmiş ülkelerin bunu yapmamasını düşünemem bile.



- Ederse ne olacak peki? Ne değişecek?

Bu sembolik bir karar tabii. Tam anlamıyla bir şey değişmeyecek. Ama umuda bir kapı açtık artık.



- Bu kararla cinsiyet değiştirme ameliyatlarına ilgi artar mı? İnsanlar bu karardan cesaret alır mı?

Talebin artacağını sanmıyorum.



TOPLUMUN TOLERANSI İŞ BULMALARI İÇİN ÖNEMLİ

- Bildiğin üzere Türkiye'de cinsiyet değiştirme ameliyatları serbest. Fakat buna rağmen hala transseksüellere korku ve nefretle bakanlarımız var. Korkumuzu, nefretimizi yenip daha demokratik bir ülke olmak için ne yapabiliriz?

Çok önemli bir konu bu. Yasal düzenlemeler kadar sosyal değişim de önemli. Bu konuda biz de insanların bakış açısını değiştirmek üzere kampanyalar düzenlemeye devam edeceğiz. İnsanları, transseksüellerin korkulacak, nefret edilecek hasta ruhlu kişiler olmadığına ikna etmeye çalışacağız. Belki Türkiye de İran gibi güçlü bir mesaj verebilir. Bu mesaj dini çerçevede olursa daha etkili olabilir.



- Dünya genelinde olduğu gibi bizim ülkemizde de genellikle transseksüellere iş verilmiyor. Dolayısıyla seks işçisi olarak çalışmak durumunda kalıyorlar. Ya da eğlence sektöründe varlıklarını gösteriyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsun?

Ne yazık ki öyle. Transseksüeller eğlence sektöründe kolay iş bulabiliyorlar. Çünkü sanat yaşamı gerçek yaşamdan kopuk değil. Böyle bir kurgusu, kabullenen bir düzeni var yani. Daha toleranslı. Bir transseksüel sanatçının toplum tarafından kabul edilmesi, toplumun tolerans kapılarının açılması bile seks işçisi olarak çalışmamaları için çok önemli.

Özellikle güvenlik güçleri eğitilmeli Buse Kılıçkaya (Oyuncu)

- Demokratik açılım adımları atılan şu günlerde, demokrasi adına transseksüellerin de bir açılıma ihtiyacı var mı?

Var. Trans bireylerin öncelikli sorunu yaşam haklarının gasp edilmesi. Neredeyse her hafta bir arkadaşımızın bir nefret cinayeti sonucu hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Son iki hafta içerisinde 2 trans nefret sonucu öldürüldü ve 3 arkadaşımız bıçaklanarak yaralandı. Trans bireylerin acilen yasaya ihtiyaçları var. Anayasa'nın eşitliği düzenleyen 10. maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri eklenmeli diye yıllardır her platformda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Son dönemde nefret suçları ile ilgili ayrımcılığı düzenleyen yasalara da ihtiyacımız olduğunu dillendiriyoruz. Topluma ve yetkililere eğitim vermek gerekiyor. Eğitim bu alanda çok önemli. Özellikle güvenlik güçlerinin eğitimi.

7-8 yıldan beri cinayetler çok arttı

Demet Demir (Aktivist / ÖDP Beyoğlu Belediye Meclisi eski adayı)

- Transseksüellerin sosyal pozisyonları geçtiğimiz yıllara göre ne durumda? Yaşam koşulları zorlaşıyor mu, kolaylaşıyor mu?

Trans bireylerin durumu daha da kötü durumda. 7 yıldır yıldırma ve yok edilme politikası yapılıyor. Yeni yasada seks işçiliği suç olmamasına rağmen çeşitli baskılarla yıldırılmaya çalışılıyor. 2004 yılında yürürlüğe giren teşhircilik davaları açılmaktaydı. Buna itiraz edilmesi nedeniyle ceza kesilmesi durdurulmuştu. Fakat bu yasadan yine mahkemeye veriliyorlar. Daha sonra da Kabahatler Kanunu'ndan ceza kesiliyor. Geçen yıllarda sürekli evler mühürleniyordu ve hala devam ediyor. 7-8 yıldan beri trans cinayetleri çok arttı. Neredeyse haftada bir trans arkadaşımız öldürülüyor.



AHU ŞENTÜRK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder